Akşamüstü saat 5 suları, kahve yanı dedikodu zamanı, kızlarla toplandık. İçimizden biri çok üzgün, tadı yok. Aşk denilen kurşun yüreğine saplanmış. Varlığına değil, yokluğuna dayanamıyor.
Sohbet keyifsiz başladı. Gruptan birisinin enerjisi düşük olunca, diğerlerini de etkiliyor. Aşk konusunda en kıdemli ben olduğumdan, top elimde kaldı tabii. Aldım sazı elime, durumu düzeltmek gerekiyor.
Arkadaşın durumu vahim, umutsuzluk en büyük hastalık, ilacı da zor bulunuyor. Bütün iş inanmak ama o ruh haline inanç aşılamak daha zor.
Arkadaşımı kandırmak derdinde değilim. Gerçek düşüncelerimi anlattım. Aşka güvenini kaybeden her kadın gibi, o da erkekleri suçluyordu. Ortalıkta adam olmadığından, bir ilişkiyi yürütmenin zorluklarından, yani herkesin ortak sıkıntılarından konuştuk.
Benim aklıma takılan, sürekli şikayet etmek yerine, neden çözüme gidemediğimiz? Konfüçyus’un dediği gibi: “Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil!” Yoldan çekilmek bana göre değil. Yol bulanlar kısmını seviyorum, bulamazsam açarım. Peki, bu yol nereden geçer?
Bir kadın aşka bu kadar küstüğünde, benim aklıma seçimlerinin yanlışlığı geliyor. Bir yerlerde mutlaka hata var. Beklentilerimiz bizi yanlışa düşürüyor sanırım. Bir ilişkiye başlar başlamaz, aklımızda yargılar, istekler ve beklentiler oluşuyor. Zaman geçip de düşündüklerimiz gerçekleşmeyince, kırılıyoruz. Kendimizi rendelememiz lazım. Pembe gözlükleri çıkarmalı, karşımıza çıkan insanları gerçek yüzleri ile değil, olmasını istediğimiz şekliyle yaşıyoruz. Biz bir yerlerde hata yapıyoruz, sonra suçu aşka atıyoruz.
Aşka inanmaktan vazgeçmek, aşkın varlığını ortadan kaldırmaz. Aşık olduğunuz anları düşünün. Nasıl her şey yoluna giriyordu? Dert,tasa kalıyor muydu? Dünya sanki dönmüyordu. Sonra ne oldu? Aşkta değişen bir şey yok, o özünü koruyor. İlişkiler, insanlar değişiyor. Doğru kişiler tutmadıysa sevginin iki ucunu, bir şekilde kopuyor.
Sevmekten, inanmaktan vazgeçmeyin. Milyarlarca insan yanılmış olamaz. Yeryüzünde aşk var. Dışarıda tüm karmaşaya rağmen doğru insan var. Vakti geldiğinde karşılaşılacak. Bu inancı kaybetmeyin. Belki her gün marketin kapısından yan yana geçiyorsunuz, aynı otobüse biniyorsunuz sabahları, biriniz önde, biriniz arkada duruyor. Aynı mahallede, iki sokak ara ile oturuyor olabilirsiniz. Belki de hiç kesişmedi yollarınız, aynı gökyüzüne bakmaktan başka ortak noktanız olmadı. Şehirleriniz, hatta ülkeleriniz bile farklı olabilir, kim bilir? Aşka inanmaktan vazgeçmeyin. Hayal kırıklıklarını, mutsuzlukları aşka yüklemeyin.
Dışarıda birisi vardır.
Alıntıdır.